Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür. Uygar toplumlarda hoş görülemeyeceği gibi, hukuk düzeninde de asla kabul edilemez bir olgudur. Bu nedenledir ki, ülkemizde, Türk Medeni Kanununda, Borçlar Kanununda ve Türk Ceza Kanununda, toplumsal bir gerçek olan şiddet uygulamasının önlenmesi için yasaklayıcı ve cezalandırıcı hükümler yer alır. Bu yasa hükümleri, şiddet uygulamasına karşı yürürlüğe konmuş genel nitelikli düzenlemelerdir ve şiddetin maddi, manevi ve cezai sonuçlarına ilişkin hükümler içerir.
Yapılan araştırmalara göre ise, aile içi şiddet, toplum içersindeki genel şiddet olguları arasında maalesef en büyük payı oluşturuyor. Ülkemizde her üç kadından biri eşinden şiddet görüyor. Aynı şekilde aile ortamında anne ve babasından ve diğer aile bireylerinden şiddet gören çocukların sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Nitekim şiddet gören kadının veya çocuğun, daha sonra diğer aile bireylerine veya ilişkide bulunduğu toplumdaki diğer bireylere şiddet uygulamaya daha yatkın oldukları da yine bu konudaki araştırmalarda teyit edilmiştir.
Ailenin Korunmasına Dair Kanun
Bu nedenle, şiddetin, ilk önce, toplumun çekirdeği kabul edilen aile içersinde önlenebilmesi açısından, şiddete karşı genel nitelikli yasa hükümleri yanında, 4320 sayılı “ Ailenin Korunmasına Dair Kanun ” ile aile içi şiddete karşı özel nitelikli ve uygulanması daha pratik hükümler getirilmiştir. Bu konuda geçici nitelikte önlemler öngören bu yasa kapsamında, Mahkemeler, tedbir niteliğinde ve temyizi mümkün olmayan kesin kararlar alıyorlar.
Ailenin Korunmasına Dair Kanun kapsamında “ Aile ” kavramı, aynı veya ayrı çatı altında yaşayan eş ve çocuk ile aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerini ifade eder. Böylelikle, birlikte yaşayanlar veya sadece dini nikâhla bir arada yaşayanlar bakımından bu yasa hükümlerinin uygulanması mümkün olmayıp, bu tür birlikteliklerde uygulanacak şiddet bakımından yine yukarıda değinilen genel hükümler geçerli olacaktır.
Ailenin Korunmasına Dair Kanun’ a göre “ Şiddet ” ise, aileden bir bireyin diğer bir veya birkaç bireye karşı uyguladığı her türlü fiziki, sözel ya da duygusal kötü davranışı ifade eder. Bu kapsamda dövme, yaralama, sarsma, sürükleme, bağlama, zorla cinsel ilişkide bulunma gibi eylemler yanında, bağırma, küfretme, tehdit etme, aşağılama, aile bireyinin çalışmasını engelleme, çalışmaya zorlama, mal varlığına el koyma vb. davranışlar da şiddet olarak kabul edilir.
Kanun Kapsamında Alınacak Tedbirler
Ailenin Korunmasına Dair Yasa kapsamında, şiddete maruz kalan aile bireylerinin bizzat başvurmaları veya Cumhuriyet Başsavcılığının başvurusu üzerine ilgili Aile Mahkemesi, aşağıda yer alan önlemlere dair kararlar alır:
Kusurlu eş veya diğer aile bireyinin;
- Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,
- Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,
- Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,
- Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,
- Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,
- Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması,
- Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması
Aile Mahkemesi’ nin alacağı bu tip bir kararda, hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı ve hakkında hapis cezasına hükmedileceği şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireyine ihtar olunur. Karar, Mahkeme tarafından Cumhuriyet Başsavcılığı’ na, Savcılık tarafından ise Ailenin bağlı olduğu Karakola gönderilerek, Mahkeme kararına uyulup uyulmadığının denetimi sağlanır.
Aile Mahkemesi kendisine intikal eden konuyla ilgili olarak sayılan önlemler ile bağlı olmayıp, olayın özelliklerine göre yarar gördüğü diğer başka tedbirleri de serbestçe takdir edebilir. Örneğin Hâkim, çocuklara şiddet uygulanması halinde velayetin kaldırılmasına, çocukların ana baba yanından alınarak kuruma yerleştirilmesine, şiddet uygulayan ve bu nedenle evden uzaklaştırılan aile bireyinin ayrıca nafaka ödemesine de karar verebilir.
Mahkemece Alınan Tedbir Kararlarına Uyulmaması
Aile Mahkemesince alınan söz konusu koruma tedbirlerine uyulmaması halinde ise genel kolluk kuvvetleri ( polis ve jandarma ), mağdurların şikâyet dilekçesi vermesine gerek kalmaksızın resen soruşturma yaparak durumu en kısa zamanda Savcılığa bildirir. Savcılık ise, koruma kararına uymayan eş veya diğer aile bireyi hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar. Fiili başka bir suç oluştursa bile koruma kararına aykırı davranan eş veya diğer aile bireyleri hakkında ayrıca üç aydan altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur.
Diğer bütün mağduriyetlerimizde olduğu gibi, Aile içi şiddete karşı da haklarımızı bilmek ve bu konudaki yasal düzenlemelerle şiddetin her türüne karşı gerekli tedbirleri almak, öncelikle şahsımız, çocuklarımız ve yaşadığımız toplum açısından hepimizin görevidir. Şartlar ne olursa olsun, ailelerdeki sevgi, saygı, güven ve huzurun daim olması dileklerimle…
Av. Aslı KARHAN LİMAN